Son Güncelleme:

28/11/2013 - 10:37
  1. Burada görsel ve işitsel olarak hazırlanan bilgilere her an ulaşabileceğimiz bir adresiniz var mı? (M. Tevfik Yıldız, Sancar Cebe, Hasan Fahri Vural, İbrahim Çelik)

    Sergideki videoları, serginin Twitter hesabında ve ayrıca YouTube kanalında bulabilirsiniz.

  2. Sergideki seslendirmeleri kimler yaptı? (Halil Kaan Taşkan)

    Sergideki seslendirmeler Radyo ODTÜ tarafından yapılmıştır.

  3. Serginin devamı olacak mı? Olacaksa nereden öğrenebiliriz? (Zekiye Yetkinbul)

    CERN, 4-5 yıl içinde yeni bir sergi planlamakta. Tabii ki imkanımız olursa, yeni sergiyi de ODTÜ'ye getirmeyi isteriz!

    Kurulumda olan Konya Bilim Merkezi'nde de gelecekte bu tip sergilerin olacağını ümid ediyoruz.

  4. Serginin amacı nedir? (Aleyna Dilmen)

    Evrenin kökeni ve maddenin temel bileşenleri hakkında merak duygusu aşılamaktır. Bu sergi, CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'ndaki (LHC) deneylerin, Evrenin bazı sırlarını nasıl çözeceğini ve mevcut teknoloji ile geçmişteki temel araştırmalar arasındaki bağlantıyı gösteriyor.

  5. Hadron çarpıştırıcısı içerisinde hareket eden parçacıklar yeterli hıza ulaşabilmesi için kaç gün, saat hareket halinde bulunmalıdır? (Batuhan Dereli)

    Proton kaynaktan ayrıldıktan sonra, önce doğrusal hızlandırcıya ve oradan da SPS (super proton synchotron- süper proton sinkrotronuna) geçerek 450 MeV'ye 20 saniyede ulaşmaktadır. 450 MeV enerjiye sahip proton demeti, SPS'den LHC'ye geçerek 25 dakikada 7 TeV enerjiye sahip olmaktadır. (eV- elektron volt, bir enerji birimidir ve 1 eV yaklaşık olarak 1.6×10−19  Joule'dür.)

    Proton demetinin şu anda nasıl olduğunu görmek için: http://op-webtools.web.cern.ch/op-webtools/vistar/vistars.php?usr=LHC1

  6. Radyoaktif ışınlar neden kanser hücrelerini yok edemiyor. Tedavi sürecinde yardımcı olamıyor? Ya da olabiliyor mu? (Tolga Şahin)

    Radyoterapi kanser tedavisinde kullanılan bir yöntemdir ve yöntemde kanserli bölgeye iyonlaştırıcı ışın kullanarak kanserli hücrelerin yok edilmesi sağlanır. Bu ışınlar kanserli hücrelerin etrafındaki sağlıklı hücrelere zarar verse de sağlıklı hücreler çoğunlukla kendileri düzeltebilmektedirler. Ancak radyoterapi, kemoterapi ile küçültülmüş kanserli bölgelere uygulanabilmektedir.

  7. Atom kaç parçaya bölünebilir? (en az- en çok) (Süleyman Şamlı, Burak Ustaoğlu)

    Bir atom, ortasında yoğun kütleli bir çekirdek etrafında yer alan elektronlardan oluşur. Atom çekirdeğinde ise protonlar ve nötronlar yer almaktadır. Örneğin bir karbon atomunu ele alırsak, karbon atomunda 6 proton, 6 nötron ve 6 elektron yer almaktadır. Basitçe düşünürsek bir karbon atomu 18 parçaya ayrılabilir. Ancak, unutmamamız gereken nokta proton ve nötronun içinde kuarklar yer aldığıdır. Bir proton, iki yukarı ve bir aşağı kuarktan oluşurken; bir nötron ise, iki aşağı bir yukarı kuarktan oluşmaktadır. Kuarklar, tek başlarına görülmemişlerdir: ya ikili ya da proton ve nötronda olduğu gibi üçlü gruplar halinde bulunurlar.

  8. CERN gezisi düzenlenmesi mümkün müdür? (Mert Aksoy)

    Evet, CERN'e yapılabilecek ziyaretler için randevu ve bilgi bu bağlantıdan alınabilir.

  9. Bu bilgiler olmasaydı neler olurdu? (Muhammed Emre)

    Etrafımızda gördüğümüz birçok teknolojik gelişme, temel bilimsel araştırmalara dayanmaktadır. Bu yüzden, evren hakkındaki bilgilerimiz arttıkça evreni daha iyi anlayacağız ve bizim için daha yararlı olacak gelişmeler elde edeceğiz.

  10. Roketin uzaya fırlatılma enerjisi nedir? (Bilge Onbaşı)

    Roketin uzaya fırlatılmasında öncelikle roketin dünyanın kütle çekim kuvvetinin etkisinden kurtulması gerekmektedir. Kütle çekim kuvveti roketin bir potansiyel enerjiye sahip olmasını sağlar. Eğer roketin kinetik ve potansiyel enerjileri toplamı sıfırsa, roket dünyanın kütle çekim etkisinden kurtulur. Bu durumdaki roketin hızı kurtulma hızı olarak tanımlanır ve daha ayrıntılı bilgi bu bağlantıda bulunabilir.

  11. Big bang atomun patlaması mı? Evren atomun patlaması ile mi oluştu? (Furkan Güççük)

    Büyük patlama(big bang), yaklaşık olarak 14 milyar yıl önce evrenin çok küçük bir noktadaki patlama sonucu oluştuğunu belirten bir teoredir. Büyük patlamanın ilk anlarında evren çok sıcak olduğu için ancak 380 000 yıl sonra ilk atomlar oluşmuştur. Daha ayrıntılı bilgi bu bağlantıda bulunabilir:

  12. Eğer yeni bir evren yaratılacak olsa ne zaman olurdu? (Melis Pakdel)

    Bazı kuramlara göre yeni evrenler her an meydana geliyor olabilir.  Ama bu kuramlar doğru olsa bile günümüz teknolojisi ile bu tür paralel gerçekliklerin varlığını gözlemlememiz mümkün olamazdı.

  13. Düşüncelerimiz enerji dalgaları olarak evrende yayılıyor mu? (Çağrı Tombuloğlu)

    Bugüne dek pozitif bilimler bu şekilde bir fiziksel etkileşim gözlemlememiştir.

  14. Acaba insanlar gittikçe küçülüyor mu? Eski zamanlarda daha uzun bir yaşam mı vardı? (Merve Çalışkan)

    Modern insan türünün bazı atalarına göre daha küçük bir vücuda sahip olduğunu fosil bulgularında gözlenmiştir. Fakat atalarımızın, besin zincirinin tepesine çıkıp doğayı kontrol altına alan 21.yüzyıl insanından çok daha az süre yaşadıkları düşünülmektedir.

  15. Gökyüzü neden mavidir? (Rozerin Aytaş)

    Gökyüzünün mavi görünmesinin asıl nedeni kırılma olayıdır. Güneş ışınları atmosfere girdiğinde atmosferdeki gaz moleküllerine ve toz parçacıklarına çarparak saçılır. Güneş ışığı birçok dalga boyunu içinde barındırır. En kısa dalga boylu mavi ışık atmosferin üst tabakalarındaki küçük parçacıklar tarafından ilk saçılan olurlar. Fakat örneğin kırmızı ışık, en yüksek dalga boyuna sahip ışık olduğu için saçılmak için daha büyük parçacıklara çarpmak zorundadır.

    Gökyüzü açık olduğunda, mavi ışık diğer ışıklara oranla en fazla saçılan ışıktır. Bu yüzden de gökyüzü mavi görünür. Mesela gökyüzü yağmur bulutlarıyla veya dumanla dolu olduğunda, tüm ışınlar nerede ise aynı oranda saçılır. Bu da gökyüzünün siyah renkte görünmesine sebep olur.

  16. Yıldızların ışımasını nötrinolar sağlıyorsa, nötrinoların bulunduğu öteki maddeler neden bu kadar ışıma yapamıyor? (Deniz Doran)

    Öncelikle yıldızların ışımasını nötrinolar sağlıyor demek çok doğru olmaz. Güneş'in ışımasını sağlayan etken gerçekleşen füzyon reaksiyonlarıdır. Gerçekleşen füzyon reaksiyonlarında, Güneş yakıtını yani hidrojeni kullanır ve reaksiyon sonucunda helyum, elektron, Güneş'in ışımasını sağlayan fotonlar, ve nötrinolar açığa çıkar. Yani Güneş'te gerçekleşen reaksiyonlarda nötrinolar çıktığı doğrudur, ama Güneş'in ışımasını sağlayan şey fotonlardır. Dolayısıyla gerek nükleer santrallerde, gerekse atmosferde gerçekleşen olaylar sonucu nötrinolar açığa çıksa da füzyon reaksiyonlarındaki gibi yüksek miktarda foton çıkma zorunluluğu yoktur, ve buradaki maddeler Güneş kadar ışıma yapamaz.

  17. Kalkoprit nedir? (Ceren Deniz Coşkun)

    Formülü CuFeS2  olan yani bakır, demir ve sülfür içeren bir mineraldir. En yaygın bulunan bakır minerallerindendir. Rengi içerdiği bakırdan dolayı yeşile çalar.

  18. Bu üniversiteyi kazanmak çok mu zor? (Zehra Özdemir)

    http://www.metu.edu.tr/tr/aday-ogrenci sitesinden kontenjan, taban puanları ve öğrencilerin ağzından ODTÜ gibi bilgileri bulabilirsiniz.

  19. LHC'nin Cenevre Gölü'ne bu kadar yakın inşa edilmesinin soğutma sistemleriyle bir ilgisi var mı? Nükleer santrallerdekilere benzer bir soğutma sistemi mi mevcut? (Çağdaş Alçın)

    LHC'nin Cenevre Gölü kıyısında olmasının soğutma sistemiyle bir ilgisi yoktur ve bu açıdan nükleer santrallere de benzememektedir.

  20. Atomlar mikroskopla görülebilir mi? (Sima Güneş)

    Genelde her öğrenci öğrenim hayatında mikroskopla soğan zarı hücresini fen derslerinde incelemiştir. Aşağıdaki fotoğraf soğan zarı hücresinin mikroskoptaki görüntüsüdür. Dikdörtgene benzeyen her bir yapı bir soğan zarı hücresini göstermektedir. Soğan zarı hücresini yaklaşık olarak bir dikdörtgen kabul ederek mikroskoptaki boyutlarını da 0,25 ve 0,40 milimetre alarak bir hücrenin alanı 0.1 mm2hesaplanır. Bir atomun boyutu ise yaklaşık 1 angstrom yani 10-10(0,0000000001) metredir. Bu hesaplamadan mikroskop altındaki bir soğan zarı hücresinin yüzeyindeki atom sayısı yaklaşık olarak 1012dir.Yani 1000,000,000,000 tane atom.


    Taramalı tünelleme mikroskobu ile atomik yüzeyler incelenebilir. Ancak bir atomun gözle ya da optik mikroskoplarla görülmesi mümkün değildir.

  21. Evrenin yaşının bir saniye olduğunda ısısının Güneş'le aynı olduğu (neredeyse Güneş kadar sıcak) zaman evrenin ısısı nasıl soğumuş ve Dünya gibi gezegenleri oluşturmuştur? (Baran Cem Menteşe)

    Evrenin yaşı bir saniye iken sıcaklığı 1 milyar Kelvin'den yüksekti. Ancak Güneş'in merkezinin bundan daha soğuk yaklaşık 10 milyon Kelvin olduğunu hesaplıyoruz. Ama yine de yararlı bir benzetme...

    Evren genişledikçe, enerji yoğunluğu azalıyor. Enerji yoğunluğunun azalmasıyla sıcaklıkta azalmaya başlıyor.

    Şu anda ise evren 2.725 K dedir. Bunu da kozmik mikrodalga arkaplan ışıması'ndan ölçebiliyoruz.Kozmik mikrodalga arkaplan ışıması, büyük patlamadan hemen sonra yayılan ışığın günümüzdeki yankısıdır. Aşağıdaki fotoğraf kozmik mikrodalga arkaplan ışımasını göstermektedir.

    Dünya gibi gezegenleri oluşumu ise, çok sonraları, 8 milyar yıl sonra oluyor. Dünya'mızın Güneş'imiz dışında başka bir yıldızın süpernova olarak patlaması sonucu oluştuğunu biliyoruz.

  22. Evrenin oluşumu küçük parçacıklarla oluşmuşsa küçük parçacıklar kaç türdür?

    Genel olarak parçacıkları kuarklar, leptonlar ve kuvvet taşıyıcıları olmak üzere üç gruba ayırabilirz. Aşağıdaki tabloda, kuarklar ve leptonların Standart Model'e göre nasıl gruplandırıldıkları gösterilmektedir. Bu modele göre kuarklar ve leptonları üç aile olarak gruplandırabiliriz. İlk ailede yukarı kuark, aşağı kuark, elektron ve elektron nötrinosu yer alırken ikinci ailede, tılsım kuark, garip kuark, müon ve müon nötrinosu, üçüncü ailede ise üst kuark, alt kuark, tau ve tau nötrinosu yer almaktadır. Bu ailelerin dışında kuvvet taşıyıcıları olarak tanımladığımız parçacıklar ise elektromanyetik kuvvetin taşıyıcı foton, zayıf kuvvetin taşıyıcıları, Z, W+ ve W- parçacıkları iken güçlü kuvvetin taşıyıcısı gluonlardır.

  23. 14 milyar önceki bir patlama sonucu oluşmuş evrenimiz nasıl 28 milyar ışık yılı genişliğinde olabilir? Olamaz çünkü evren ivmelenen bir enerji ile genişliyorsa ve maksimum hız ışık hızıysa evrenin ortalama hızı ışık hızından azdır ki 28 milyar ışık yılı olması için ışıktan hızlı genişlemesi gerekir. (Kaan Akyüz)

    Sergide bir çok yerde evrenin yaşı 14 milyar yıl olarak belirtiliyor ancak tam olarak söylemek gerekirse evrenin yaşı 13.72±0.12 milyar yıldır. Buradaki ±'nin anlamı ise evrenin yaşının tam bir netlikte ölçülememesi ve bu nedenle, evrenin yaşının yüzde 95 ihtimalle 13.60 ve 13.84 milyar yıl aralığında olacağıdır. Büyük patlamadan sonra evren, şişme olarak adlandırılan dönemde genişlemeye başlıyor ve bu genişleme ile bir yandan da soğumaya başlıyor. Evren genişlerken her tarafa doğru eşit miktarda genişliyor. Ayrıca büyük patlamanın ilk anlarında evrenin genişleme hızının ışık hızından daha hızlı olması gerektiğini kozmik mikrodalga arkaplan ışımasının termodinamik analizinden öğreniyoruz. Işık hızından daha hızlı bir genişlemenin nasıl olabileceğini şu an için bilmiyoruz. Ancak buradan çıkaracağımız sonuç, evrenin 28 milyar ışık yılından daha geniş olduğudur.

  24. Bütün bu evreni oluşturan maddelerin gizemi çözüldükten sonra insanlığa ne gibi bir faydası olacak? (Mustafa Murat Sezer)

    Geçmişte yapılan birçok bilimsel ilerlemenin önemi daha sonraki yıllarda teknolojik gelişmelere yön verdiğinde anlaşılmıştır. Bu nedenle, şu anda bizim için belki bir anlam ifade etmese de bu gizemlerin bizler için neler getireceğini bilemeyiz. Örneğin, 1897 yılında Thompson elektronu keşfettiğinde, bugün kullandığımız bilgisayarların temelini oluşturacağını o dönemde kimse hayal edemezdi. Bir başka örnek ise 1927 yılında Pauli'nin spin konusunda yaptığı çalışmaların bugün hastanelerde kullandığımız MR(emar) cihazlarının temelini oluşturacağını yine hiç kimse söyleyemezdi.

  25. Bu görüntüleri nereden buldunuz? (Rüveyda Duyurucu)

    Sergide yer alan görüntüler birçok yerden alıntıdır. CERN'den ve birçok uzay telekobundan örneğin Hubble teleskobunu, Keck gözlemevi, 2df Galaxy Redshift Survey ve SDSS - Sloan Digital Sky Survey alınan görüntülerdir.

  26. Parçacıklar olmasaydı nasıl bir dünya olurdu? (Betül Kırmaz)

    Evrenimizdeki gözlemleyebildiğimiz her şeyin parçacıklardan oluştuğunu düşünürsek, parçacıkların olmamasının ne demek olduğunu pek bilmiyoruz. Parçacık teorisiyle bağdaşmayan bir tek teori şimdilik yer çekimidir. Ancak birçok araştırmacı yer çekiminin de parçacık teorisi üzerine çalışmaktadır.

  27. Big bang ilk yaşandığında yaşam olan başka gezegen var mıdır? (Özgür Yaşar)

    Büyük patlama(big bang) ilk yaşandığından çok sıcak bir ortam olduğu için evrende atom çekirdekleri bulunmamakta, bu durumda kuark-gluon plazması denilen karışık bir çorba yer almaktadır. Büyük patlamadan üç dakika sonra ilk atom çekirdekleri oluşmaya başlamakta ancak ilk atomların oluşması 380 bin yıl sonra evren yeterince soğuduğunda mümkün olabilmektedir. Gezegenlerin örneğin Dünya'nın oluşması ise büyük patlamadan yaklaşık 8 milyar yıl sonra meydana gelmiştir. Bu nedenle büyük patlamanın ilk yaşandığında yaşam olan başka bir gezegenin olabileceği ihtimali pek mümkün görünmemektedir.

  28. CERN deneyi tam olarak nedir? Açıkca özetleyebilir misiniz? Bu deneyin amacını ve kısaca getireceği yenilikleri kısaca açıklayabilir misiniz? Deneyde Türk bilim adamları görev almış mıdır ve yeni mezunların bu projede çalışma şansı nedir? (Mine Gökçe Şahin)

    CERN İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa'nın fizik alanında ABD'ye yetişebilmesi için 12 Avrupa ülkesinin (Belçika, Almanya, Fransa, Danimarka, Hollanda, İngiltere, İsveç, İsviçre, İtalya, Norveç, Yugoslavya, ve Yunanistan) işbirliği ile 1954 yılında kurulmuştur. Kurulduğundan bu yana Merkez, çok geniş katılımlı uluslararası işbirliğinin başarılı bir örneği olarak hizmet vermektedir.

    CERN'de yürütülen araştırmaların esas amacı maddenin yapısını ve maddeyi bir arada tutan kuvvetleri anlamaktır. İnsanlığın asırlardır yürüttüğü maddenin yapısını anlamak amaçlı büyük faaliyetin modern altyapısı parçacık hızlandırıcılarıdır. Parçacık hızlandırıcılarında çok yüksek enerjilere ve çarpışma sayılarına erişmek, çarpışmalardan çıkan çok sayıdaki parçacığı algılayabilmek mevcut teknolojinin sınırlarını zorlamaktadır. Bu bağlamda CERN, temel bilim araştırmalarının yanında, yarının teknolojilerini geliştirmekte de çok önemli bir rol oynamaktadır.

    Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), 2006 yılından itibaren Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) ile ilgili ülkemizde yürütülen etkinlikleri koordine etmek, bilimsel etkinliklere katılmak, ülkemizde yürütülen çalışmaları finansal olarak desteklemek ve CERN çalışmalarında ülkemizi temsil etmek üzere görevlendirilmiştir. ATLAS, CMS, ALICE, CAST deneylerine ve CLIC çalışmalarına Türkiye'den katılan araştırmacıların projeleri TAEK tarafından desteklenmektedir.

    Ayrıca ODTÜ Fizik Bölümü de 1966 yılından bu yana CERN ile ortak araştırma projelerine katılmakta; hali hazırda 3 projede, 12 öğretim üyesi ile 16 yüksek lisans ve doktora öğrencisi çalışmaktadır.

    Daha detaylı bilgi TAEK'in web sayfasından alınabilir

  29. Dünya'nın etrafına 400000 km uzunluğunda içi su dolu bir boru sistemi döşeyebilsek, yaklaşık Dünya'nın etrafını 40 defa dolaşan ve içinde hiç hava boşluğu olmayan bir boru sistemi tamamı su ile ( sıkıştırılamayan) dolu… Bu boru sisteminin başlangıç noktasına bu borunun takıldığı bir musluk taksak, diğer ucuna da ilk en küçük baskıda ve basınçta delinebilecek bir zar taksak… Muşluğu açtığımızda diğer uçta ne olur? Işık hızını aşacak bir etkiyle karşılaşır mıyız? Çok merak ediyorum. Gravitasyon etkisi ile ışık hızı arasındaki bağıntı merak ettiğim bir konu, cevaplarsanız sevinirim. (Kenan Göloğlu)

    Öncelikle suyun sıkıştırılamayan bir sıvı olduğu pek doğru değildir. Su sıkıştırılabilmektedir. Burada bahsedilen etki bir basınç dalgasıdır. Sesinde bir basınç dalgası olduğunu düşünürsek, basınç dalgasının diğer uca iletilmesi ışık hızından daha hızlı olamaz. Ayrıca, şu ana kadar ışık hızından daha büyük bir hız gözlemlenmemiştir.

  30. Evrenin başlangıcındaki tüm fotonların başı olan fotonun kütlesi neden bilinmiyor? (Arda Akgün)

    Evrenin başında yani büyük patlamanın ilk anında ne olduğunu bilmiyoruz. Bu nedenle fotonun olup olmadığı ya da olmak zorunda olması gibi bir yargıya varamayız. Ama şu anda bildiğimiz kadarıyla fotonların kütlesinin olmadığıdır. Fotonun kütlesi için deneysel üst limit ise 1018eV'tur.

  31. Opera deneyinden bir şey anlamadım. Anlatırsanız memnun olurum. (Şennur Başer)

    Opera deneyi nötrino adını verdiğimiz yüksüz parçacıkların birbirleri arasındaki dönüşümleri araştıran bir deneydir. Parçacık fiziğinde bugüne kadar üç tip nötrino keşfedilmiştir. Bunlar "tau" nötrinosu, "muon" nötrinosu ve "elektron" nötrinosudur. Daha önce yapılan bir çok deneyde bu üç tip nötrinonun birbirlerine dönüşebildiklerine dair ipuçları elde edildiğinden, bu konunun araştırılması önem kazanmıştır. Çünkü daha önceden nötrinoların tıpkı fotonlar gibi hem yüksüz hem de kütlesiz oldukları düşünülmekteydi. Ancak nötrinoların birbirlerine dönüşebildikleri doğruysa bu onların kütlesiz olamayacaklarını gösterir. Bu da özellikle evrendeki kayıp maddenin bir kısmının açıklanması için önemli bir bulgudur. Neden önemlidir dersek, nötrinolar küçük olmakla birlikte sayıca çok fazladırlar ve eğer küçük de olsa bir kütleye sahipseler sayıca fazlalıklarından ötürü toplamda önemli bir kütleye ulaşabilirler ve evrendeki toplam maddenin bir kısmını açıklamamıza yardımcı olabilirler.

    Deneyin nasıl yapıldığına gelecek olursak: OPERA deneyi en basit haliyle aslında bir nötrino demetinin incelenmesinden ibarettir. Bunun için bir nötrino demeti oluşturulur. Bu işlem İsviçre'deki CERN'de, proton çarpıştırıcılarında yapılır. Onbinlerce proton çarpıştıklarında onbinlerce başka küçük parçacık çıkar, "pion" ve "kaon"lar gibi. Bu parçacıklarda nötrino gibi daha küçük başka parçacıklara bozunurlar. Temel olarak nötrino demeti böyle elde edilir ve bu demet tıpkı bir fener ışığı gibi İtalya'da bulunan OPERA dedektörüne yönlendirilir. Tabii biz bu demeti fener ışığını gördüğümüz gibi gözümüzle algılayamayız ama İtalya'daki detektörde kullanılan film tabakaları algılayabilir.

    Nötrinolar nasıl bu kadar uzun bir mesafe kat edebilirler diye bir soru akla gelebilir. Bunun sebebi nötrinoların yüksüz olmaları, çok çok küçük olmaları ( bir elektrondan en az 200 kat daha küçük ) ve ışık hızına yakın hızlarda yol kat edip, maddeyi oluşturan diğer parçacıklarla neredeyse hiç etkileşime girmemeleridir. Bu sayede dağların, kayaların ve OPERA deneyinde olduğu gibi mağma tabakasının içinden geçerek İsviçre'den İtalya'ya 730 kilometrelik bir yolculuk yaparlar.

    Peki yerkürenin içinden geçerken bozulmayan, bir engelle karşılaşmayan nötrinolar dedektörde nasıl algılanır, nasıl görülür? Aslında dedektörde algılanan/görülen tabii ki nötrinolar değildir. Ancak nötrinoların bıraktığı izlerdir. Bu izler de aslında diğer parçacıklarla etkileşimleridir. Bu diğer parçacıklarda aslında bizim üç tip nötrinomuzun isimlerini borçlu oldukları parçacıklardır: Muon, tau ve elektron. Mesela bir film tabakasında bir tau parçacığının izine rastlanmışsa orada bir tau nötrinosu da vardır deriz. Bunu söylememizin sebebi, enerji ve kütle korunumu yasalarından ötürüdür ve bir tau ya da bir muon ya da bir elektron parçacığı başka parçacıklarla bir etkileşime girdiğinde, bu etkileşimin sonucunda tau nötrinosu, muon nötrinosu ya da elektron nötrinosu da bu etkileşimde ortaya çıkar. Kısacası nötrinoların günümüz teknolojisiyle gözlenmesi çok zor olsa da, birlikte anıldıkları daha büyük parçacıkların yaptıkları etkileşimlerle nötrinoların izini sürer ve burada bir nötrino varmış diyebiliriz.

  32. CERN deneyi neden yer altında yapılıyor? Buna neden ihtiyaç duyuluyor? (Yunlu Emre Karatatar)

    CERN deneyinin yerin altında yapılmasının 3 temel nedeni bulunmaktadır.
    i. Deney verilerinin atmosfer dışından gelen kozmik ışınlarla kirlenmemesi için
    ii. Hava koşullarının (örneğin çok soğuk günlerde) deneyin çalışmasını engellemesini önlemek için
    iii. Deney için gerekli olan 27 kilometrelik çemberin yeryüzündeki titreşimlerden etkilenmemesi gerektiği için

  33. Türkiye'de bunca üniversite ve araştırmacı varken niçin ODTÜ halen başkalarının deneylerini anlatır durumda? (Yunlu Emre Karatatar)

    Günümüz parçacık fiziği deneyleri tek bir ülkenin veya kuruluşun üstlenebileceği basitlikte ve maliyette değildir. Bu nedenle uluslararası işbirliklerine dayanır. ODTÜ ve Türkiye'deki birçok diğer üniversite de bu işbirliklerinde aktif olarak görev alan araştırmacılara sahiptir: ODTÜ Fizik Bölümü de 1966 yılından bu yana CERN ile ortak araştırma projelerine katılmakta; hali hazırda 3 projede, 12 öğretim üyesi ile 16 yüksek lisans ve doktora öğrencisi çalışmaktadır.

  34. Evrenin oluşması eğer 3 dakikayı geçseydi ne gibi değişiklikler olurdu?(B.Serhat AKTAŞ)

    Evren 3 dakikada oluşmamıştır. Büyük patlamadan üç dakika sonra ilk atom çekirdekleri oluşmuştur. Yaklaşık 380 bin yıl sonra evren yeterince soğuduktan sonra ilk atomlar oluşmuştur. Bu nedenle evrenin oluşmasının 3 dakikayı geçmesi gibi bir durumdan söz edemeyiz. Ayrıca, evrenin oluşumu bir süreçtir ve evren hala gelişmekte ve değişmektedir.

  35. Big Bang sonucunda kuarklar varsa, Big Bang'dan önce neler vardı? (var mıydı?)( Mustafa Tuna Cengiz )

    Büyük patlamanın ilk anında ne olduğunu bilmiyoruz. Bu nedenle büyük patlamanın öncesi hakkında bir fikrimiz bulunmamaktadır.

  36. Evren'in %4'ünü biliyorsak geriye bilmediğimiz kısmı bilmediğimizi nereden biliyoruz? (Beyza Nur Yurt)

    Evren'le ilgili bilmediğimiz o kadar çok şey var ki… Big Bang'in arkasındaki tetikleyicinin ne olduğunu, evrenin başlangıcının nasıl meydana geldiğini, başlangıcından önce nasıl olduğunu, maddeninin tümü ve enerjinin nereden geldiğini, karşıt madde kavramını, zaman kavramını, karanlık enerjiyi, Dünya dışında yaşamın olup olmadığı… yani kısaca evrenimize baktığımızda bizim görebildiğimiz yalnızca %4lük bir kısım. Onun dışındaki her şey bizim için şimdilik gizemlerle dolu. %4'lük kısmını bildiğimizi ise kozmik mikrodalga arkaplan ışımasının incelenmesinden elde ediyoruz. Soru 21'de kozmik mikrodalga arkaplan ışıması hakkında bilgi bulabilirsiniz.

  37. CERN deneyiyle önceden fizik adına bilmediğimiz hangi bilgilere ulaşmış olduk? (Yunlu Emre Karatatar)

    CERN'de yapılan deneyler parçacık fiziğinde birçok keşfi beraberinde getirmiştir. 1973'te Gargamel Kabarcık Odası'nda nötral akım, 1983'te UA1 ve UA2 deneylerinde W ve Z parçacıkları, 1989'da nötrino ailelerinin belirlenmesi, 1995'te PS210 deneyinde ilk anti-hidrojen atomunun oluşturulması, 1999'da NA48 deneyinde CP-violation'ın keşfedilmesi, 2010'da 38 adet yalıtılmış anti-hidrojen atomunun oluşturulması, 2011'de 15 dakikadan daha uzun anti-hidrojen atomunun korunması sayılabilecek bilimsel gelişmelerdendir. Ayrıca WWW (World Wide Web-Dünya Çapında Ağ), GRID sistemi gibi teknolojik gelişmelerde CERN'den dünyaya yayılmıştır.

  38. Fizik bilinmeyenler üzerine kurulu bir dal ve siz bu bilinmeyenler üzerinde çalışıyorsunuz. CERN'de ise Tanrı parçacığı kavramının kesin olduğunu söyleyemeyiz. Eğer bu kavram desteklenemez ise bu çalışmalar boşa mı gidecek yoksa bu çalışmalar üzerine kurulu farklı deneylerde var mı? (Buse Çatar )

    LHC (Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) Higgs parçacığını araştırıyor. Biz fizikçiler Higgs parçacığına Tanrı parçacığı demiyoruz. Tanrı parçacığı ifadesi medyanın Higgs parçacığı için yaptığı yakıştırmadır. Eğer ki Higgs parçacığını bulamazsak, 35 yılda beri tüm testleri geçmiş olan Standart Model adını verdiğimiz tüm ölçümleri açıklayan teorinin eksikliği ortaya çıkar ve parçacıkların nasıl kütle kazandığına dair temel düşünce yok olur. Standard model evrenimizin %4'lik bir kısmın açıklayabilmekte geriye kalan %96'lik kısmı karanlık enerji ve karanlık maddeden oluşuyor. Eğer Higgs parçacığı bulunursa bu durum belki karanlık enerjiyi anlamak için de atılmış bir ilk adım olabilir.

  39. Eğer evrenimiz yırtılırsa arada kalan yerde ne olacak?

    Einstein'ın teorisine göre yırtılmış sonlu sayıda noktalar kümesi var, bunlar da karadeliklerin merkezindeki tekillik noktaları. Kalan yerler 4 boyutlu uzay-zaman. Daha net anlamak için evreni bir balık filesi olarak alıp, bu yüzeyin kütle-enerji tarafından şekillendirildiğini düşünmek (yani filenin üzerinde yer alan enerji-kütle mesela bir top fileyi yamultur, eğrileştirir) faydalı olur. O sebeple yırtılan uzay-zamanın arası, elimizdeki en gerçeğe yakın teoride, bir noktalar kümesi ve boyutsuz. Aşağıdaki resim bir karadeliği göstermektedir.

  40. Bir kutu ve içinde bir top düşününce o topun evren olup o kutu nun içinde olduğunu düşünecek olursak topun kutu içinde genişlemesini bekleriz. Öyleyse Big Bang'dan önce ve sonra patlama neyin içinde gerçekleşti neyin içinde genişliyoruz? (Eren Coşkun)

    Evrenin genişlemesi ile mekan da genişliyor. Mekanın genişlemesi başka bir şeyin içinde olmak zorunda değil. Önemli olan evrenin genişlemesidir. Bahsedilen örnekte olduğu gibi topun bir kutu içinde olması benzetmesi evren için gerekli değildir. Bu nedenle evrenin bir şeyin içinde genişlemesi gerekmiyor.